Orada*** yüreğimin kıyısında*** sen vardın gittin..
Bir tek ben kaldım bu koca şehirde. Bir tek ben ve.. yalnızlığım..Oysa ben de hayatın bir ucundan tutunmak istiyordum. Benim de düşlerim vardı mutluluğa dair.
Hem biliyormusun ? Bütün masum düşlerimde sen vardın. Kocaman özlemlerim*** sınırlandıramadığım hayallerim senin içindi. Ellerimi açıp dualar fısıldadım hepimiz adına; sen geldin*** bir kor gibi düştün avuçlarıma. Duyduğum acıyla ıslandı avuçlarım ve yandı ellerim. Yandı benliğim*** yandı kül oldu benliğim ve her şeyim..
Ama yine de orada*** yüreğimin kıyısında sen vardın. Gittin..
Bir tek yüreğim kaldı gururlu ve ayakta.
Oysa kimse senin kadar boşluk bırakmamıştı bende. Yada kimse senin gibi bırakmamıştı beni hiçliğin kötürüm kollarına..
Ve şimdi ben*** hayallerimden düşerken*** hayat bulayım diye hayatın dikenli tellerine tutunuyorum ; ellerim kanıyor "Bu ayrılağa kan bulaşmamalıydı" diyorum çaresiz. Ve sen*** evet sen "sevmeyi bilenleri kan tutmaz diyorsun" beni de kan tutmuyor ya..!
Şimdilerde ben yıldızların ne dediğini anlamıyorum artık. Bulutlar da bana küsmüş sanki. Göz pınarlarımdan yaşlar boşanırken onlar yanımda yok*** eşlik etmiyorlar artık.
Bütün mevsimler hazan şimdi benim için. Yani hasat zamanı . Hüzün biçiyorum*** belki de yıllardır yetiştirdiğim hüznümü.
Her başaktan iri ve dolgun hüzünler çıkarıyorum*** bilmem..belki de hüznü seviyorum. Çaresiz mahkum olduğum*** çare diye her seferinde tutunduğum hüznü…
Şimdilerde enkaza dönmüş bir duvar gibiyim. Yanımda kimseler yok*** gölgelenmiyor artık kimseler*** harabeliğim ürkütüyor belki*** üzerlerine düşmemden*** yıkılmamdan korkuyorlar.
Sonra sen düşüyorsun aklıma ve taşralılığımız düşüyor*** yani sıradanlığımız. Hani o taşralığımıza aldırmadan havalı havalı yürüyüşlerimiz. Yine o sıradanlığımıza aldırmadan yüksek sesle söylediğimiz aykırı sözlerimiz.
Sonra yine sen düşüyorsun aklıma ve gençliğimiz düşüyor*** ayrılık düşüyor. Hani o istatisklerde dahi belirtilmeyen ve ne uğruna olduğunu bilmediğimiz heba edilmiş gençliğimiz. Hani o görüldüğü zaman dudak bükülen çoğunluğumuz. Hani o yok sayılmalarımız*** kabul edilmeyişlerimiz…
Sahi*** biz ayrılıkları suya yazardık değil mi ? Çünkü yazı suda*** su da yazıda çabuk kaybolurdu. Çünkü ayrılık yazısı kaybolunca suda*** ayrılığımız da bitecek *** kaybolacak sanırdık. Çocukça saflık işte..Kimseler aldırmazdı hani..